Şimdi yanlış anlaşılma olmasın, burda "Avrupalılar çok uygar abi..." ya da "Gavur yapıyor ya..." kafasında bir yazı yazmayacağım. Sadece insanların yapısı gereği topluma uymakta yaşadığı sorunlara değineceğim.

Avrupa kafası mı?

Öncelikle nedir bu Avrupa Kafası? Avrupalılar genel olarak kurallara takıntılı insanlardır ve düzeni severler. İnsan canının güvenliği herşeyden önce gelir. Tabiki burda yazdığım herşey bir genelleme ve hiçbir güvenlik önlemini takmayan Avrupalılar da var. Şimdilik sadece bir terim olarak düşünelim Avrupalı kelimesini.

Türkiye'de trafiğin nesi yanlışmış?

Türkiye'deki toplumun bir parçası olarak; kuralları esnetme veya uymamama kültürümüz var. Yani hız sınırı 50 yazılırsa 70'le gidilir. Sırada amcaoğluna kaynak yapılır vs vs...

Bu kuralları esnetme kültürü toplumdaki herkes tarafından benimsendiği zaman toplumun işleyişi bakımından hiçbir sorun olmamaktadır. Çünkü herkes bilir ki o yolda 70'le gidilmesi gerekir ama 50 yazılır veya bir tarafta amcaoğluna yapılan kaynağın kazandırdığı vakit başka bir tarafta başka birisinin teyzekızına yaptığı kaynağın kaybettirdiği zamana aşağı yukarı eşittir. Hatta bu bir toplumun aslında ne kadar iç-içe ve insanların nasıl birbirini tanıdığının güzel bir örneğidir. Sonuçta ekonomide de serbest ekonomi en optimum seçenektir her zaman.

Peki toplumun bu uyumuna uymayan biri varsa?

İşte bu durumda kaba tabiriyle "zurnanın zart dediği yere" geliriz. Bu iki ekstrem durum için de geçerlidir. Hem kuralları çok esnetmek hem de kurallara tam uymak toplumun düzenini bozacaktır. Örneğin geçen bayramda ailemin yanına gittiğimde arabayı hep ben sürdüm çünkü İstanbul'da araba kullanma fırsatı bulamıyorum. Hız limitine uyduğum her an yanımda oturan babam "Bu kadar yavaş gidersen arkandan sana çarparlar, hızlan biraz" dedi. Yani toplumun uyduğu kuralları bozan kişi her ne kadar trafik kurallarına uysam da ben oldum. Bunun tek sebebi ise toplumun kuralları esnetmesine alışık olmamam.

Toplumun huzurlu bir şekilde yaşayabilmesi için kendi içinde kuralların ne kadar esnetilmesi gerektiği konusunda sessiz bir anlaşma yapılması gerekir. Şimdi diyeceksiniz ki 75 milyon nasıl sessiz sessiz anlaşır? Buna toplum bilinci denir. Özellikle bu alanda bulunan binlerce araştırma var açıp okuyabilirsiniz. Ama günümüzde bunun en büyük etkeni televizyon ve internet. Toplumu asıl etkiliyorlar hiçbir fikrim yok bu konuda uzman değilim ama toplumun dili bile yaşadığı olaylar ve uyguladığı kurallar doğrultusunda şekillenir ve nesilden nesile aktarılırken böyle bir anlaşmanın nasıl oluştuğunu hayal etmek zor olmamalıdır bence.

Bu ekstrem durumlardaki kişiler ne yapmalıdır peki?

Açıkcası benim tavsiyem kendilerine uygun buldukları toplumlarla birlikte yaşayabilecekleri yerlere göçmeleri. Memleket bırakılır mı ya? Diyenler için şöyle bir savunmam var: Toplumuna tam olarak uyamadığınız yer bence memleket olamaz. İşte burda biraz politakaya girip sınırların saçmalığını savunmak isterdim ancak insanlar mükemmel değildir. Kimse tek bir denemede toplum bilincinin kendisine uygun olduğu yeri bulamayacağı için toplumlardaki ekstrem kişilerin artmasına sebebiyet verecektir. Sınırların oluşma sebebi de tamamen budur: Toplum bilincini sağlamak, aynı toplum içinde yetişmiş ve sessiz anlaşmayı kabul etmiş kişilerin dağılmasını engellemek ve başka toplumların anlaşmalarını barındıran kişileri toplumdan uzak tutmak. Ayrıca eğer sınırlar olmasaydı, refah seviyesi gerçeğinin de etkilemesiyle dünyada sürekli başka bölgelere nüfüs yığılması olacak idi.

Trafiğe geri dönersek...

Kuralların esnetilmesi tabi ki anayasa gözünde suçtur ancak anayasayı uygulayanların gözünde suç olmadığı için hiçbir sıkıntı çıkmamaktadır. Daha önce de dediğim gibi önemli olan insanların birbiri arasında anlaşabilmesi, Eğer anlaşma varsa hiçbir kaza olmaz, hiçbir sorun çıkmaz ve tüm toplum mutlu mesut yaşar gider. Ancak toplum içinde her zaman ekstrem kişiler bulunacağı için ki bu Avrupa'da kuralları esneten ve hız sınırına uymayan kişi iken Türkiye'de kurallara ve hız sınırına uyan kişidir; her zaman dikkatli olmakta fayda var.

Benden bu kadar arkadaşlar, görüşürüz…